Küçük Canlılar, Büyük Etkiler: Biyoçeşitlilik

4 dakika okuma süresi

İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine dünya genelinde tanıklık ettiğimiz günümüz dünyasında, doğanın korunması adına bireysel çabalarımızın beraberinde kurumsal hassasiyetlerimizin de azami düzeyde olması gerekmektedir. Özellikle doğa ile iç içe faaliyet gösteren, olumlu ve olumsuz etkisi çevreye kolaylıkla sirayet edebilen şirketlerin faaliyetlerini zarar vermeksizin ve fayda yaratarak yürütmesi, hem bugünün hem yarının dünyası için en büyük belirleyicilerden biridir.

Doğa ile barışık ve bütünleşik faaliyetler yaratılması için hayatlarımıza giren ve uzun yıllardır çevre bilincinin odak noktalarından birini oluşturan kavramların başında biyoçeşitlilik geliyor. Biyoçeşitlilik, bir bölgede yaşamını sürdürmekte olan canlılar arasındaki farklılıklara ve çeşitliliğe odaklanan kavramdır. Bir ekosistemin paydaşı olan türler birbirlerine hizmet eden, birbirlerine fayda sağlayan işlevlere sahip oldukları için biyoçeşitlilik insanlar için hayati öneme sahip bir kaynaktır ve biyoçeşitliliğin korunması canlılığımızın devamı için elzemdir. Çünkü biyoçeşitlilik kaybı insanın kendini koruma meselesidir. Gıda, lif, su, enerji, ilaç ve diğer genetik materyallerin elde edilmesinde önemli rol oynayan biyoçeşitlilik, iklimin düzenlenmesi, su kalitesinin sağlanması, kirliliğin önlenmesi, bitkilerin tozlaşması, taşkınların kontrolü, fırtına ve dalgaların önlenmesi gibi çok çeşitli konularda kilit önem taşır. 2020 yılında WWF tarafından yayımlanan Yaşayan Gezegen Raporu’na göre 1970-2020 yılları arasında dünya genelinde izlenen türlerin popülasyonunda yüzde 69 oranında bir düşüş gözlenmiş ve biyoçeşitlilik geride kalan yarım asırlık periyotta ağır bir yara almıştır.

Maden işletmeleri doğa ile olan yakın ilişkileri sebebiyle bu konuda öncü adımları atmış olsa da gerekli özeni göstermeyen bazı örnekler faaliyetleri süresince çeşitli tepkilerle de karşılaşmıştır. Ülkemiz bünyesinde iki işletme sahasında faaliyet gösteren şirketimiz ise kurulduğu günden bugüne doğayı ve çevreyi önceleyen anlayışını Eldorado Gold’un “Önce İnsan ve Çevre” yaklaşımı ile uyumlu şekilde ilerleterek işletme sahalarındaki biyoçeşitliliğe büyük hassasiyet göstermiştir.

EFEMÇUKURU

Efemçukuru’nda faaliyete başlayacak altın madeni için bölgenin florasına ve faunasına dair yürütülen çalışmalar 2000’li yılların başına dek uzanır. Madenin açılışından seneler önce başlatılan bu çalışmalar işletme süresince de kapasite artırımları doğrultusunda tekrarlanmış ve güncel tutulmuştur. Araştırmaların amacı karasal flora ve fauna türlerinin saptanması ve projenin biyolojik kaynaklar üzerindeki muhtemel etkilerinin belirlenmesidir. Efemçukuru Nihai ÇED Raporunda da yerini alan bu araştırmalar sonucunda maden bölgesindeki biyoçeşitlilik detaylıca haritalandırılmış ve bölgede tespit edilen canlılar Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) standartlarına göre risk kategorilerine ayrılarak sınıflandırılmıştır.

Yapılan arazi çalışmaları neticesinde alandan 53 familyaya ait 233 tür ve türaltı seviyede takson tespit edilmiştir. Alandan tespit edilen türlerden 15’i ülkemiz için endemiktir. Ayrıca alanda bulunan kuduzotu ve kafesotu cinslerinin bölgesel endemik olduğu anlaşılmıştır. Keşfedilen bitkilerden biri “tehlikede”, beşi “zarar görebilir”, diğerleri ise “az tehdit altında” ve “en az endişe verici” kategorilerinde yer almıştır. Bununla birlikte bölgede 30 kuş türü, 7 memeli, 6 sürüngen tespit edilmiştir. Çalışma sahasında keşfedilen 30 kuş türünden 16’sı günümüzde koruma altındadır.

2022 yılında, Efemçukuru Altın Madeni işletme sahasından toplanan türler ile birlikte 50 farklı bitkiye ev sahipliği yapmakta olan bir botanik bahçesi maden bünyesinde kurmuştur. Biyoçeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi hedefleri doğrultutunda hayata geçen Efemçukuru Altın Madeni Botanik Bahçesi’nin 500 metrekarelik alanında Kelebek Çalısı, Katır Tırnağı, Kuş Dili, Karabaş Otu gibi bölge florasına ait onlarca bitki ve tohumları korunmaktadır. Madenimize gerçekleştirilen ziyaretler kapsamında konuklarımızın ziyaretine açık olan Botanik Bahçesi, bölgedeki biyoçeşitliliğe dair misafirlerimizin derinlikli bilgiler edinmesine imkan sağlayan öğretici bir işleve de sahiptir.

KIŞLADAĞ

Benzer şekilde Kışladağ Altın Madeni kapsamında flora ve fauna çalışmaları eksiksiz olarak tamamlanmış ve bölgedeki biyoçeşitliliğin korunabilmesi için gerekli olan tüm adımlar atılmıştır. Uşak ilinin Kışladağ bölgesinde faaliyetini sürdüren Kışladağ Altın Madeni bölgesi için 2000 yılından bugüne 14 farklı arazi çalışması yürütülmüştür. Bu araştımalara madenin etkilerine maruz kalması muhtemel olmayan, proje alanı çevresindeki 10 kilometre yarıçaplı bölge de dahil edilmiş ve böylelikle bölgeye dair eksiksiz bir araştırma tamamlanmıştır.

Araştırmalar ve haritalandırmalar sonucunda tespit edilen 316 tür bitkiden 31’i ülkemiz için endemmikken, 6 türün bölgesel endemik olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca bölgedeki bir efeotu bitkisinin cins düzeyinde endemik olduğu tespit edilmiştir.

Kışladağ Altın Madeni’nde 2009 yılından bu yana her yıl, çeşitli orman ağaçlarından (Selvi, Ladin, Karaçam, Göknar, Fıstık Çamı vb.) yaklaşık 25.000 fidan toprakla buluşturulmaktadır. Seracılık faaliyetlerimiz sayesinde maden çevresindeki okullara, belediyelere ve köylere yılda yaklaşık 4.000 fidan bağışlanmaktadır. Fidanların bir kısmı da madencilik alanlarında rehabilitasyon çalışmaları için kullanılmaktadır.

1
0

Etiketler

Çevresel Sorumluluğa Yönelik 6 Pratik Adım
İş Yaşamı ve Etik
Madende Kadın Olmak: Yeni Yıla Yeni Nefes Etkinliği
Motosiklet Kullanmanın Püf Noktaları: İki Teker Üzerinde Özgürlüğün Tadını Çıkaranlar
Kötü Amaçlı Yazılımlarda Son Trend: Malware